münasebet
Jump to navigation
Jump to search
Turkish
[edit]Etymology
[edit]From Ottoman Turkish مناسبت (münasebet), from Arabic مُنَاسَبَة (munāsaba).
Pronunciation
[edit]Noun
[edit]münasebet (definite accusative münasebeti, plural münasebetler or münasebat)
- being fit, suitable, reasonable; fitness, suitability, reason
- relation, connection
- 1936 November 2, “Atatürk, bir söylevle kamutayı açtılar”, in Ulusal Birlik:
- Tanışmakla bahtiyar olduğum İngilterenin büyük kralı ile aramızda husule gelen dostluğun, milletlerimizin temayüllerine uyğun olarak, iki hükûmetin samimi münasebatı üzerinde hayırlı tesirlerine şubhe yoktur.
- (please add an English translation of this quotation)
- opportunity
Declension
[edit]Derived terms
[edit]- münasebetli
- münasebetsiz (“unreasonable”)
Related terms
[edit]References
[edit]- Kélékian, Diran (1911) “مناسبت”, in Dictionnaire turc-français[1], Constantinople: Mihran, page 1226
- Nişanyan, Sevan (2002–) “münasebet”, in Nişanyan Sözlük
- Redhouse, James W. (1890) “مناسبت”, in A Turkish and English Lexicon[2], Constantinople: A. H. Boyajian, page 1984
- Avery, Robert et al., editors (2013), The Redhouse Dictionary Turkish/Ottoman English, 21st edition, Istanbul: Sev Yayıncılık, →ISBN